İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Programatik Terimleri

Bu sayfada programatik satın alma ile ilgili merak ettiğiniz terimlerin anlamlarını bulabilirsiniz.

Sayfa için seçilen terimlerin bazıları dijital reklamcılığını genelinde kullanılmakla beraber programatik mantığının daha iyi anlaşılabilmesi için konuya dahil edilmiştir.

Ad Exchange: Birden fazla reklam networkunden medya envanteri alma (aynı zamanda satma) imkanı sunan platformlardır.

Bugün başlıca Ad Exchangeleri; Doubleclick (Google), AdECN (Microsoft), Rubicon Project ve OpenX olarak sayabiliriz.

Ad Network: Reklamverenlere ve yayıncılara dijital medya iletişimi yapma imkanı sunan, birden fazla reklam mecrasından oluşan platformlara denir.

Beacon: 3. parti veri toplayıcılarının (DMP’lerin), web sitesi ve e-postalara bıraktığı 1×1 boyutundaki transparan vektörde pikseldir.

Kullanıcıya ait IP adresi, tarayıcı kimliği, gerçek zamanlı site saati ve diğer cookie bilgilerini özetle kullanıcı bilgilerini toplar.

Cookie: Web sitesi ve data toplayıcı üçüncü partiler tarafından kullanılan etiketlerdir. Cookie (Kurabiye) kullanıcıların tarayıcı davranışlarını kaydeder ve bu sayede reklam verene davranışsal hedefleme sağlar. Yakın zamanda çıkan Avrupa Birliği yasaları cookilerin izlenmesi için kullanıcının izninin alınmasını zorunlu kılmaktadır.

CPA (Cost Per Acquisition): Satın alma, form doldurma gibi her bir sonuç başına maliyeti ifade eder. Dijital reklamcılıkta CPA’ya anlam olarak en yakın bir diğer terim “conversion” yani dönüşümdür.

CPC (Cost Per Click: Türkçe’de TBM olarak kullanılan terimin açılımı Tıklama Başına Maliyettir.

CPCV (Cost Per Completed View): Video reklamcılığında reklamverenlerin izlenmesi tamamlanan video başına ücret ödedikleri reklam biçimidir.

Cross Device Tracking: Çarpraz Cihaz Takibi: A cep telefonunu, B tabletini ve C bilgisayarını kullanan kişinin aynı olduğunun takip edilerek davranışsal hedefleme gerçekleştirmektir. Cookie’lerin mobil cihazlar üzerinde çalışmaması bu takibin yapılmasını zorlaştırmaktadır.
2 çeşidi bulunmaktadır: Deterministic tracking (deneyimsel takip) ve probabilistic tracking (olasılıklı takip).

1- Deterministic tracking; kullanıcıların web sitelerinde ve uygulamalarda kullandıkları her cihaz üzerinden oturum açmalarına dayalı olarak yapılan takiptir.
2- Probabilistic tracking ise istatistiki verilere ve tahmine dayalı olarak yapılan takibe verilen isimdir.

CTR (Clickthrough Rate): Türkçe: TO (Tıklanma Oranı). Bir reklamın tıklanma sayısı/gösterim oranını ifade eder.

Deal ID: Programatik reklam satışlarında her bir reklama ayrı olarak verilen numaradır. Ordinonun programatik satın alma tarafındaki karşılığını ifade eder. Daha önceden belirlenmiş kriterlere (Reklam verenin karar verdiği minimum fiyat, reklam türü, sitenin bölümü, vs) dayalı olarak alıcıları ve satıcıları eşleştirir ve iki tarafa da esneklik kazandırır.

RTB teknolojisinden elde edilebilecek maksimum verimin alınmasını sağlayarak alan ve satan tarafı birbirine yaklaştırma işlevi görür.

DMP (Data Management Platform): Veri Yönetim Platformu; programatik satın almanın en kritik parçalarından biridir. DMP: Kullanıcıların internet üzerindeki hareketlerini çerez atma (cookie) yolu ile etiketler ve geniş kategoriler özelinde sınıflara ayırır.

DMP’ler bunun ardından bu veri sınıflarını DSP’lerin kullanımına açar. Bu sayede reklam verenler, hedef kitlelerine DMP’ler aracılığıyla reklam gösterererek medya bütçelerini daha verimli bir şekilde harcanmış olurlar.

DMP’lerin sağladığı bir diğer avantaj ise; reklam üzerinden gelen ziyaretçilerin hareketlerini reklamveren tarafında birinci parti veri şeklinde izleyerek, gelecek kampanyalar için yeniden hedeflenebilir veri olarak sınıflayabilmesidir.

Do Not Track: Kullanıcıların tarayıcılarda bulunan opt-out fonksiyonuyla reklamverenler veya herhangi bir 3. partinin bilgilerini kullanmasına izin vermemesi durumudur.

DSP (Demand Side Platform): Türkçe: Talep Yönlü Platformlar, alıcılara birden fazla sayıdaki Ad Exchange platformu üzerinde gerçekleştirdikleri dijital reklam envanteri satın alma işlemini tek bir arayüz üzerinden yönetme ve veri alışverişine girme imkanı sağlar.

En bilinen DSP’leri Appnexus ve Mediamath olarak sayabiliriz.

eCPM(Effective Cost Per Mile): Reklam kampanyalarının performansını tıklanma veya gösterimden bağımsız olarak ölçen eCPM dijital reklam endüstrisinin uluslararası ölçümleme standardıdır. 1000 gösterim başına elde edilen reklam geliri anlamına gelir. Toplam kazanç/toplam gösterim sayısı*1000 olarak formülüze edilir. eCPM performanslar arasında karşılaştırma yapmak için kullanılan bilinen en başarılı ölçü sistemidir.

Envanter: Reklamların yayınlandığı mecralardaki kullanılabilir reklam alanlarının toplamını ifade de eder. [/acc_item]

First Party Data: Birinci Parti Data. Doğrudan reklam veren tarafından toplanan veri anlamına gelir. Genellikle cookie’ler yardımıyla elde edilmektedir. Birinci parti data zaten var olan kullanıcılar hakkında daha ayrıntılı bilgi sağlaması nedeniyle kullanıcılar hakkında toplanabilecek en verimli datadır. Karşılaştırma yapmak için aşağıda Third Party Data maddesini okuyabilirsiniz.

Frequency Cap (Frekans Aralığı): Bir reklamın belirli bir süre içerisinde bir kullanıcıya gösterilme sayısının kısıtlanmasıdır. Cookie’ler yardımıyla uygulanan teknikle bir reklamın bir kullanıcıya defalarca gösterilmesinin önüne geçilmesi hedeflenir.

Impressions (Görüntülenme): Bir reklamın bir kullanıcının ekranında görülme sayısıdır. Gösterim, bir reklamın kaç kişiye gösterildiği bilgisini vermez, bir reklamı aynı tarayıcıdan iki kere izleyen bir kullanıcı için iki gösterim sayılır.

KPI(Key Performance Indıcator): Anahtar Performans Göstergesi anlamına gelir. Bu gösterge tıklanma, gösterim, aksiyon, veya ziyaret sayısı olabilir.

Mobil Parmak İzi: Kullanıcı hareketlerini mobil uygulamalar ve mobil web üzerinden takip eder ve cookie’ lerin olmadığı mobil platformda kitle hedeflemesi yapabilmeyi sağlar.

Open Exchange: Yayıncıların envanterlerini açık bir pazara sundukları ve herkesin bu pazardaki açık artırmaya katılabildiği alanlardır. Bu reklamların kontrolündeki zorluklar ve bu platform üzerinden yayınlanan reklamların ya da yayıncıların kalitesi konusundaki endişelerden ötürü private exchange’lere ihtiyaç doğurmuştur.

Ordino (IO): Müşteri emir formu olarak bilinir ve reklam verenlerin online envanterle ilgili bilgi verdikleri formdur. Programatik satın almada ordinolar online olarak imzalanır.[/acc_item]

PII – Personally identifiable information: Kendi başına veya başka bilgilerle birlikte kullanılır ve eylemleri takip edilerek belli bir kullanıcıya ulaşmayı sağlar. Bu bilgiler kredi kartı bilgileri veya üye girişi bilgileri olabilir.

PPC(Pay Per Click): Tıklama Başına Ödeme

Preferred Deal: Ad Exchange yayıncılarının, envanterlerini genel açık artırmayla diğer alıcılara sunmadan önce, daha önceden kararlaştırılan sabit bir fiyatla belirli alıcılara sunmasıdır. Eğer bu alıcılar envanteri satın almazsa, veya teklif belirlenen sabit fiyatın altındaysa envanter genel açık artırmaya sunulur ve Preferred Deal’a dahil olan alıcılar genel açık artırmaya katılamazlar.

Private Exchange: Yayıncıların envanterlerini açık pazar yerine belirli bir reklam veren grubuna açtıkları alanlar “private echange” olarak adlandırılmaktadır.

Programatik A/B Testing: Reklamverenlerin programatik bir gösterge paneli yardımıyla aynı reklamın değişik versiyonlarını test etmelerini sağlar, böylelikle daha verimli olan versiyonla reklam yayınına devam edilir.

Programatik Satın Alma: Programatik satın alma teknolojiden faydalanarak kullanıcıya gösterilecek reklama belirli kriterler doğrultusunda 50 milisaniyede karar veren bir yazılımla yapılan satın alma biçimidir. Programatik satın alma sayesinde bir reklamveren çeşitli parametreler belirleyerek hedefleme yapabilir ve bu katmanları davranışsal, demografik ve teknolojik metriklere göre ayrılmış data grupları ile birlikte tek bir platformda toplar. Platform istenen ROI’a ulaşmak ve doğru kampanya ayarlarına karar verebilmek için birçok değişkeni gerçek zamanlı ve performansa dayalı bir şekilde uyarlamaktadır.

ROI – Return on investment: Yatırım Getirisi. Yapılan yatırımın geri dönüşünü gösteren veridir.

RTB (Real Time Bidding): Gerçek Zamanlı Açıkartırma. RTB reklamverenlerin hedefleme kriterlerine göre gerçek zamanlı olarak reklam alanına teklif verebildikleri ve en yüksek teklifi verenin satın alım yaptığı modeldir. Her bir reklam gösterimi gerçek zamanlı olarak ihaleye çıkar ve reklamverenlerden gelen teklifler doğrultusunda en yüksek teklifin sahibi ihaleyi kazanır. Kazanan, reklam bedeli olarak verdiği teklifi değil, en yüksek 2. teklifin 1 kuruş fazlasını öder.

SSP (Supply-Side Platform): SSP’ler yayıncıların reklam envanterlerini minimum birim maliyet belirleyerek reklamverenlerin taleplerine arz etmelerini sağlayan platformlardır. Yayıncılar SSP’ler sayesinde en yüksek fiyatı ödeyen reklamverenleri, site envanterleri ile buluştururlar.

Third Party Data: Üçüncü Parti Data: DMP’ler ve/veya data toplayıcıları tarafından satılan verilerdir. Demografik, davranışsal, içeriksel hedefleme ve kitle hedeflemesi yapmak için oldukça faydalı bir yöntemdir.

Trading Desk: Programatik medya satın alması, RTB ve Ad-Exchange kullanan reklam ajansları tarafından kullanılan platformlardır ve reklamverenlerin online reklam satın alımı yapmasını sağlarlar. DSP, API, DMP ve Ad Server’ların kullanıldığı sistemde DSP’ler, Ad Exchange ve SSP’lerle entegre olarak çalışır. CPM, CPC ve CPA gibi parametreler kullanılarak satın almayı optimize ederler. Reklamverenlerin, reklam performanslarını geliştirmelerine ve reklamlarının değer kazanmasına yardım ederler. Trading desk’ler medya planlama ve satım alımının yanı sıra, kampanya sonuçlarını da analiz ederler. Trading desk’lerin oluşturulma amacı hemreklam verenlere, hem de ajanslara reklam yerleştirme konusunda daha fazla kontrol sağlamaktır.

UGC – Premium Content: UGC, kullanıcılar tarafından oluşturulmuş içeriğe verilen addır. Kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik daha zengin olmakla beraber herhangi bir filtreden geçmez. Premium content ise yayıncı tarafından hazırlanan eşsiz içeriktir.

VAST 2.0 & VPAID: Yayıncıların reklamlarını çeşitli platformlarda ve cihazlarda istedikleri video player ile yayınlayabilmeleri için ortak bir zemine ihtiyaçları vardır. Bu nedenle IAB 2008 yılında VAST ile birlikte ilk video reklamı standardını tanıttı. VAST video player’a reklamın ne zaman başlaması, nasıl oynaması ve ne yapması gerektiği gibi bilgileri verir. VPAID ile ise bu özelliklere interaktivite eklenmiştir. VPAID ile birlikte video reklamlarında rich media kullanımına başlanmıştır.

VCR: ABD tanımına göre VCR video izlenme oranına verilen addır. Videonun ağırlıklı izlenme oranının alınmasıyla elde edilir ve ortalama izlenme süresini gösterir. Bu metrik Avrupa’da ise VTR değerine karşılık gelmektedir.

Viewability: Kullanıcılar tarafından gerçekten görüntülenen reklamları sayan bir online reklamcılık metriğidir. Örneğin, bir sayfanın en altında yer alan bir reklam, eğer kullanıcı sayfanın altına kadar inmemişse görüntülenme olarak sayılmaz.

VTR: Video Tamamlanma Oranı. Tamamlanan gösterim sayısı/toplam gösterim*100 ile ölçülür ve videonun tamamlanma oranını gösterir.

Siz de aşağıda belirteceğiniz yeni terimlerle Programatik Terimleri Sözlüğü‘ne katkıda bulunabilirsiniz.

 

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın